2020 yılı maalesef çok kötü başladı. Dünya üzerinde
meydana gelen jeo-politik risklerin ve gerilimlerin yükselişi, doğal afetler,
depremler, salgın hastalıklar, ticari anlaşmazlıklar ve daha birçok enteresan
olayın yaşandığı 2020 yılının ocak ayı şimdiden küresel ekonomiyi oluşturan
temel göstergeleri derinden sarstı.
Son yıllarda dünya üzerinde etkisini gösteren ekonomik
durgunluk yeni yılda da varlığını sürdürecek gibi gözüküyor. Tüm piyasalarda ciddi
anlamda bir belirsizlik mevcut, risklerle dolu sonu kestirilemeyen birçok ekonomik
aktivite gerçekleştirilirken yeni yılla birlikte yaşanan tüm olaylar ise
piyasayı oluşturan tüm aktörleri kara kara düşündürüyor.
Yeni yılın başlaması ile birlikte ABD-İran gerilimine
şahit olduk. ABD’nin İran Devrim Muhafızlarından Kasım Süleymani’yi öldürmesi
iki ülke arasında olan gerginliği ciddi derecede arttırdı. İntikam yeminlerinin
havada uçuştuğu ocak ayının ilk haftalarında İran büyük bir hata yaparak Tahran’dan
Kiev’e giden Ukrayna uçağının füze zannederek düşürdü ve bu hatası 176 kişinin
hayatına mal oldu.
İki ülke arasındaki bu gerginlik küresel piyasaları
derinden etkileyerek yüksek derecede bir volatiliteye neden oldu. Özellikle
döviz kurlarında ve altın fiyatlarında meydana gelen dalgalanma göstergeler
üzerindeki rekor seviyeleri tek tek egale etti. 3 Ocak tarihinde rekor
seviyeleri gören altın fiyatları gram olarak 300 TL’yi aşarken çeyrek altın ise
fiyat olarak 500 TL’yi gördü.
İki ülke arasındaki gerginlik şuanda ilk zamanlarda ki
olmasa da bu konu ile ilgili belirsizlik hala sürmekte ve ülkelerin
birbirlerine karşı yapacağı hamleler merakla beklenmektedir.
Yeni yılla birlikte dünyanın yakından takip ettiği bir
başka konu ise Çin’de ortaya çıkan KORONA Virüsü oldu. Çin’in Vuhan kentinde
kendini gösteren ve ülkede büyük bir paniğe neden olan hastalık Çin olmak üzere
Hong Kong, Amerika, Kanada ve Suudi Arabistan’a sıçradı. 2002 yılında meydana
çıkan SARS virüsünün bir mutasyonu olan bu virüs çok daha tehlikeli bir hale
gelerek Çin’de tüm hayatı alt üst etti. Şuanda hem Çin’de hem de tüm dünyada ciddi
bir panik ve endişe yaşanıyor.
Çin ve ABD arasında geçen yıl yaşanan ticaret
savaşları jeo-politik riskleri yükseltmiş ve birçok ülkeyi ekonomik olarak
etkisi altına alan bir sorun haline gelmişti. İki ülke ticari faaliyetleri
bakımından yeni yılda ilk kez anlaşma yoluna gittiler ama söz konusu korona
virüsünün etkileri piyasaları da önemli ölçüde etkiliyor.
Hastalıktan dolayı sınırlandırılan seyahatler ve
hastalıkla mücadele için harcanan miktarlar Çin’i büyük bir ekonomik maliyete
sürüklemekte ve ilerleyen zamanlarda hastalık daha ciddi boyutlara ulaşırsa dünyanın
en büyük 2. Ekonomisine sahip Çin’i zor günler bekliyor demektir. Piyasaların
söz konusu hastalığa vermiş olduğu tepki ise özellikle petrol fiyatlarında
yaşandı brent petrolün 65 dolar seviyelerinde olan fiyatı şuanda talebin
azalması endişeleri ile birlikte 57-58 dolar seviyelerine kadar düştü.
Ülkemiz ise şuanda depremlerle uğraşıyor 28 Ocakta
Manisa’da meydana gelen 5.1 şiddetindeki ve Elazığ’da meydana gelen can ve mal
kayıplarının yaşandığı 6.7 şiddetindeki iki deprem bizleri derinden etkiledi.
Öncelikle bu üzücü olayda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah'tan
rahmet diliyorum.
Deprem konusu Türkiye'nin her zaman düşünmesi, planlı
ve hazırlıklı olması gereken önemli bir konudur. Ülkemiz ciddi anlamda fay hatları
üzerinde bulunuyorken hala birçok kentsel dönüşümün gerçekleşmediğini ve
yeterli önlemlerin alınmadığını ne yazık ki görüyoruz. Bu konuda yeterli
çalışmaların yapılmaması durumunda tüm uzmanların gerçekleşmesini beklediği
büyük İstanbul depreminde yaşanması ihtimal maddi ve manevi yıkımın
gözlerimizin önünde her an canlandırarak ve yaşananlardan ders alarak depreme
karşı hazırlıklarımızı gerçekleştirmeliyiz.
Depremin manevi kayıpları olduğu kadar maddi kayıpları
da mevcuttur. Bu maddi kayıplar ise mevcut ekonomik düzeni temelden sarsabilir.
Örnek olarak daha önceden ülkemizde yaşanan büyük depremlerin Türkiye
ekonomisine olan maliyeti rakamlarla birlikte ilgili tüm kaynaklarda mevcuttur.
2020
Yılında Piyasalarda ki Mevcut Durum Nedir?
Yeni yılın başlaması ile birlikte ilk haftalarda hem
Türkiye’de hem de dünya borsalarında rallilere şahit olduk. Birçok hisse senedi
ani yükselişler yaşadı. Ülkemizde Borsa İstanbul 124 Bin seviyesini görerek iyi
bir yükseliş yaşadı. Şuanda ise yaşanan tüm olaylar doğrultusunda meydana gelen
düşüşlerle 119 Bin seviyelerinde işlem görüyor.
Döviz kurlarına baktığımız zaman ise 2019 yılında
ABD-Türkiye arasında yaşanan gerginlikler yeni yılda da zaman zaman kendini
göstermeye devam ediyor iki ülke arasında gündeme gelen yaptırım kararları
tansiyonun yükselmesine neden olabiliyor. Yaşanan son jeo-politik risklerle de
USD-TR kuru 5.94-5.96 seviyelerinde dalgalanıyor olası risk artışları ile 5.96
sonrası her ani çıkış 5.98- 6.00 ve üstü direnç noktalarını görebilir. Kurdaki
eğilim aşağı yönlü hareket edecek olursa eğer destek seviyeleri 5.90-5.87
seviyelerini görmek mümkün olabilir.
Dünya merkez bankaları ise faiz konusunda şimdilik
sabit veya indirime giden hamleler gerçekleştiriyor. Küresel ekonomide ki
resesyon devam etmekte ve büyüme oranları istenilen seviyede
gerçekleşmemektedir. Bu yüzden parasal sıkılaşma şimdilik gündemde olmayıp
parasal gevşemeye devam edilmektedir. Hem ABD Merkez Bankası FED, hem de Avrupa
Merkez Bankası faizlerini uzunca bir zaman yükseliş pozisyonuna almaları
beklenmemektedir.
Güvenli
Limanlara Kaçış Gündem de !
2020 yılının başlaması ile birlikte yaşanan olaylar
sonucunda cazibesini arttıran en önemli yatırım aracı ise Altın oldu. Özellikle
ABD-İran gerginliği sonrasında ki risk artışı ile birlikte Altın fiyatları son
zamanların en büyük yükselişini yaşadı. Altının dolar cinsinden ifadesi olan
ons göstergesi 1.610 doları görerek Mart 2013 yılından itibaren ki en yüksek
seviyesini test etti.
Ülkemizde ocak ayının ilk haftasında gram olarak 309
Tl’yi gören altın fiyatları yatırımcısına büyük kazançlar sağladı şuanda ise
gerek jeo-politik risklerin ve korona virüsünün piyasalarda vermiş olduğu
rahatsızlıklar yatırımcıları güvenli liman olarak bilinen altına yönlendirmektedir.
Sonuç olarak dünya genelinde yaşanan tüm bu
gerginlikler ve ekstrem olaylar varlığını devam ettirecek gibi gözüküyor.
Özellikle Orta Doğu’da jeo-politik riskler son derece artış göstermektedir. ABD'nin
Kudüs'ü İsrail’in başkenti ilan eden raporları bölgedeki çatışmayı
ateşlendirmektedir. Özellikle Türkiye bu kararı ölü doğmuş bir anlaşma olarak
nitelendirmektedir.
Tüm bu gelişmeler doğrultusunda dünya ve Türkiye
ekonomisi üzerinde net bir ifade ile açıklayacak olursak görülen durum büyük
bir BELİRSİZLİKTİR. Ekonomik kriz veya ekonomik bollukta sonuçlar her zaman
kesindir. Ya batmışsınızdır ya da ülke büyük bir ivme kazanmıştır. Ama
belirsizlik anında ne olacağı belli değildir. Böyle durumlarda tüm
yatırımcıların olabildiğince dikkatli davranmaları ve yaşanabilecek her yeni
ekonomik dalgalanmaya hazır olmaları gerekmektedir.
Gürkan DANIK
Ekonomist