Temel ekonomik sistemlerin ve bu sistemlerin oluşumuna katkı sağlayan iktisat okulları olan Klasik İktisat,Keynesyen İktisat gibi iki temel iktisat okulundan önce ekonomik sistemi şekillendiren bir çok iktisadi akım mevcuttur. Bunlardan en önemlisi ise Merkantilizmdir.
Merkantilizm 15.yy ile 18.yy arasında uygulanmıştır. Jean Bodin,Thomas Miles,Montaigne gibi temsilcilerin savunduğu merkantilizmin tarihsel sürecine baktığımız zaman iktisat okullarından önceki en uzun akımlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. 15.yy'da gelişim gösteren Coğrafi Keşifler,rönesans,reform hareketleri merkantilizmin gelişimine katkı sağlamıştır. Farklı ülkelerde farklı isimlerle (Fransa'da Colbertzim Almanya'da Kameralizm) uygulanan merkantilist politikaların en temel özelliği
güçlü devlet olabilmenin yolu kıymetli madenleri stoklamak olduğunu, nasıl ki insanlar para biriktirdikçe zenginleşiyor ise ülkelerde kıymetli maden biriktirmek suretiyle zenginleşecektir anlayışı hakimdir. Bu temel düşünce ile birlikte merkantilist düşünce dünya zenginliğinin sabit olduğunu,ihracatın ithalattan fazla olması gerektiğini bu şekilde dış ticaret fazlası verilmesi gerekliliğini ve ülkeye giren kıymetli madenin çıkandan fazla olmasını,ithalatın yasaklanmasını ve müdehaleci güçlü bir devlete güçlü bir orduya ve donanmaya sahip olunması gerektiğini savunmuştur.
Donanmaya verilen önemin üzerinde durulmak gerekirse sömürgecilik anlayışı ile diğer ülkelerden elde edilen kıymetli madenlerin taşınması ve ana ülkeye transfer edilebilmesi için güçlü ve okyanusa dayanabilecek gemiler hazırlanmıştır. Bu gemilerin ve tersanecilikte ilerleme sağlanması hem Coğrafi Keşifler noktasında hemde merkantilizmin amacına hizmet etmiştir.
Merkantilist politikalar zamanla bazı sonuçlar doğurarak bu sisteme olan güveni azaltmıştır. Özellikle dış ticaret fazlasının sürekli aynı ülkelerde toplanması,para stokunun aşırı derecede artması ile paranın değerini düşürmüş ve ciddi enflasyona neden olmuştur. Ticari faaliyetlerde de sürekli tek bir tarafın zenginleşmesi yüzünden ticari partnerler yoksullaşmaya başlamış ve ticaretin işleyişine ve rekabet ortamına da zarar vermiştir.
Merkantilizmin Türk İktisat tarihinde ki yerine baktığımızda ise bu sistemin dönemin Osmanlı İmparatorluğunda uygulanmasının çok zor olduğunu görmekteyiz çünkü Osmanlı Devletinin iktisadi anlayışı Anti-Merkantilist bir zihniyeti barındırdığını görüyoruz. Osmanlı devletinin iktisadi yapısı üç temel ilke üzerine oturtulmuştur.
Osmanlı ekonomisi üç temel ana ilkesi vardı. Bunlar İaşe ilkesi,gelenekçilik ve maliyecilikti.
İAŞE İLKESİ:
Bu ilkenin en temel esası Osmanlı vatandaşlarının ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması,vatandaşların yaşadığı bir ortamda açlık,kıtlık ve yoksulluk gibi sorunları ortadan kaldırılması anlayışına sahiptir.Bununla birlikte temel ihtiyaçların dışarıya çıkmaması içinde ihracata Yönelik politikalar çok sıkıdır ve genelde ithalata önem verilmektedir.
GELENEKÇİLİK:
Osmanlı tebaasında ki tüm sosyal yapıların kültürel iktisadi yapıların korunması (lonca teşkilatı gibi)
MALİYECİLİK:
Osmanlı ne olursa olsun her zaman hazinenin dolu olmasını istemiştir. Harcamaları minimum seviyeye indirmek hazineyi altınla dolu tutmak temel amaç edinilmiştir.
Bu üç ana ilkeden çıkardığımız sonuca göre özellikle İaşe ilkesinin ihracat üzerinde çok büyük bir etkisi vardır. Osmanlı devletinin ihracat ile birlikte ülkeden kaynak çıkması ile Osmanlı tebaasının temel ihtiyaçlarında bir eksilme ve kıtlığa yol açacak bir anlayışa sahip olması ihracatın önüne engel teşkil etmiştir. Ve merkantilist sistemin en temel özelliği olan X>M (İhracat>İthalat)diye adlandırılan düzenin önüne engeldir. Her ne kadar Osmanlı Devleti Mutlak Monarşi ile yönetilsede,devlet iktidarını sınırlayan bir sistemin olmaması güçlü devlet,güçlü ordu anlayışını gösterip merkantilizmin ilkelerinden birine uyum sağlasada bu sistemin en temel ilkelerinden biri olan bazı özelliklere devletin iktisadi sistemi engel olduğu için Osmanlı Devletinin Anti-Merkantilist bir düşünceye sahip olduğunu söylemeliyiz.
GÜRKAN DANIK