Bir
zamanlar Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'na İngiltere'de Lordlar
kamarasında Türkiye'nin iç meseleleri sorulduğunda Muhsin Başkan
kendi ülkemin meselelerini kendi ülkemde konuşurum sizi
ilgilendirmez demişti. Bir zamanlar Muhsin Başkan'ın söylediği
bu sözden esinlenerek Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin
Türkiye için vermiş olduğu siyasi denetim kararına aynı
cümleleri sarfedeceğim tek kelime ile SİZE NE...
Daha
kendi iç işlerini düzenleyemeyen siyasi ve ekonomik konjonktür
yapılarına baktığımız zaman hemen hemen bütün birliğe üye
ülkelerin başı dertte olan çöktü çökecek dediğimiz Avrupa ve
AB
kendi derdini bir kenara bırakmış bizim işlerimize burnunu sokar
olmuş çok merak ettiğim bir şey Eyy AKPM
sen önce Brexit süreci sonrası ayaklanan ve bizde bu AB'den
çıkabiliriz
diyen üye ülkelerini ikna edebildin mi yada üye ülkelerinin
yaşamış olduğu ekonomik ve siyasi sorunlara çözüm bulabildin
mi ? Sana
bu Avrupa
ÇÖKÜYOR dedikleri zaman sen cevap verebildin mi ? İşte akıllarda
bu kadar soru işareti var iken AKPM cevap vermeyi bir kenara bırak
işi gücü bırakıp bizim meselelerimize soyunmuş şimdi bazı
kesimler bu sözlerim doğrultusunda hala Avrupa ülkelerine ticari
ve ekonomik anlamda bağımlı olduğumuzu söyleyebilirler doğrudur
kolay kolay bir anda koparılması güç ilişkiler mevcut ama söz
konusu burada Devlet itibarıdır ve AKPM'nin kendi başına almış
olduğu bu karar yerinde değildir. Siyasi işlerimiz bizi
ilgilendirir ve açık söylemek gerekirse bu karar bizim için yok
hükmündedir.
Sonuç
olarak Avrupa hala bizi eski Türkiye zannetmesin artık karşılarında
her bir söyleme boyun eğen ,politika dayatmalarına tabi olan
bir Türkiye yok, bize çok bilmişlikte taslamasınlar ve
unutmasınlar ki biz Devlet yönetmeyi de siyaseti de 10.000 yıllık
tecrübemizden alırız daha düne
kadar nal seslerimizden tırsan ve kıyamet mi kopuyor diyen Avrupa
bize akıl vermeye
kalkmasın...
GÜRKAN
DANIK
Türkiye bir seçim sürecini daha arkasında bıraktı bir çok tartışmanın görüşün,açıklamanın yeri geldiğinde abartının yeri geldiğinde tarafların birbirini hırpaladığı yerin dibine sokup çıkardığı yine sinirlerin gerim gerildiği ve bir o kadar da seçim süreci ile alakası olmayan bir çok propagandanın yapıldığı klasik Türk siyasetinde yaşanması muhtemel olaylar silsilesinin tekrarlandığı bir seçim süreci daha geldi geçti. Sonuç belli Türkiye yeni anayasa ve sistem değişikliğine %51 ile EVET dedi. Şimdi gelelim olacakları ve olması gerekli olanlara 16 Nisan referandumu bize şunu göstermiştir ki Türkiye de tarafsızlık diye bir oluşum yoktur bir çok kişinin ben bu konu da tarafsızım tarafsız olacağım diye bir şey söylemesine artık gerek yoktur bu seçimde iki taraf vardı bu kadar açık katılım çoktu %85 civarında idi ve mücadele dolu sonuç %51 ve %49 gibi oranlar ile sonuç belli oldu bu oranlar çok açıktır ki tarafsız kalan yoktur ki olmamalıdır taraf olmayan bertaraf olur derler insanın bir tarafı olmalı çünkü bir tarafı bir düşünceyi savunmak aslında bir sorumluluktur bir karekter meselesidir o tarafın doğruları varsa savunmak yanlışı varsa yapısalcı olarak eleştirmek işte bu süreç insana sorumluluğunu öğretir insanı geliştirir. Bu seçim sonucu Türkiye'nin iki kutuplu bir sürecini bize gösterdiği gibi bazı şeyleri de bize öğretti mesela saygılı olabilmeyi farklılıklarla zenginleşmiş bir ülke olarak görüş ve düşünce farklılığının yüksek olabileceğini gösterdi bu seçim bize bir o kadar SAYGIYI öğretmelidir aslında çünkü her iki kişiden biri farklı düşünceye sahip olabiliyor muş o yüzden böyle bir toplumsal oluşumda saygı ile birlikte el ele verip büyük bir ilerleme sağlanabilir ama bu durum tam tersi de olabilir düşünceler hor görüldüğünde iki tarafın birbirine düşmanlığı bulutların üzerinden bizi uçurumun dibine de yuvarlayabilir bu yüzden EVET de HAYIR da artık sonuç doğrultusunda birbirine saygı duymalıdır buna mecburuz...
Siyasilere gelecek olursak izlenimlerim şöyle rekabet büyümüş ve artık ilerleyen süreçte arenada daha büyük maçlar göreceğiz bu belli oluyor taraflar kendini geliştirmiş bu çok belli şimdi siyasiler bazı şeyleri dikkate almalılar kendi şahsi düşüncem olarak söylüyorum Ak Parti'nin hala ciddi bir gücü var bu belli ve öyle bir teşkilat ki birinci parti olmasına rağmen hedeflenen oy oranının beklendiği gibi gelmese rağmen mağlup olmasa bile kazanmış olsa bile kendi kendine neden hedefimizi tutturamadık diye soran üzülen kendini sorgulayan idealist bir parti ve 7 haziran seçimi ve 1 kasım seçimlerinde görüldüğü gibi dönüşü muhteşem olabilen bir taraf ,diğer bir taraf ise muhalefet %1-2 puan kadar yakınınızdayız peşinindeyiz çok yaklaştık diye zafer edası ile sevinen bir taraf
Şimdi iki taraf içinde riskler mevcuttur hükümet tarafı kendini revize etmelidir. 1 Kasım da dönüş muhteşem di ama bu her zaman aynı şekilde gerçekleşmeyebilir muhalefet kesimine gelince %1-2 deyip geçmeyin 1,5 milyon insan eder az bir sayı değil yani sizin için -1,5 milyon kayıp aynı restorasyon muhalefet cephesi için de geçerlidir. Yani bu anlatılanlar doğrultusunda bu seçimin bize öğrettiği ikinci ders ise siyasiler için DEĞİŞİM ve ÇALIŞMAKTIR
Referandum sonucu yaşanan ekonomik değişimlere bakacak olursak ani değişimlere şahit olmadık yatırımcı kesimin beklediği sonuçların gelmesi ile birlikte döviz kurunda aşağı yönlü bir hareket gerçekleşti referandum sonucuna paralel olarak ABD'nin enflasyon oranında hafif bir iyimser gelişmenin olması faiz ile ilgili hamlelerin biraz daha yavaş seyredeceğini bize gösteriyor tabi ki hiç bir zaman bizim lehimize çalıştıklarına inanmadığım kredi derecelendirme kuruluşlarının belirsizlik iddaları da devam ediyor ilerleyen süreçlerde ekonomik durumun revize edilmesi makro ekonomik reformların geliştirilmesi ve 2019 seçimlerine hazırlık sürecinin hız kazanacağını söyleyebiliriz
Sonuç olarak bir seçim dönemi daha noktalandı ve toplumsal ve siyasi bakımdan yeni şeyler öğrendik ve öğrenmeye de devam edeceğiz 16 Nisan seçim sonuçlarının Vatanımıza Milletimize hayırlı olmasını diliyor Büyük ve Güçlü Türkiye'nin sonsuza dek sınırlar ötesine gitmesini Yüce Allahtan niyaz ediyorum...
GÜRKAN DANIK