3 Ağustos 2018 Cuma

Türkiye-ABD Gerilimi ve Türkiye Ekonomisi İçin Yeni Fikirler ve Çözüm Önerileri

SON GÜNLERDE YAŞANAN ABD-TÜRKİYE GERİLİMİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN YENİ FİKİRLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye, son iki haftadır ekonomi ve siyasette meydana gelen ani gelişmelerle adeta bir beşik gibi sallanıyor. Temmuz ayı şüphesiz ülkemiz için çok zor geçti gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında meydana gelen tüm olaylar bizi yazın kavurucu sıcağından daha da bunaltan bir süreç yaşattı.

24 Haziran seçim sonuçlarından sonra Cumhurbaşkanlığı kabinesi belli olmuş ve özellikle ekonomi alanında kabinede sürpriz isimler ile karşılaşmıştık. Tüm bu süreçlerden sonra ise ABD ve Türkiye arasında yaşanan gerginlik hepimizin odak noktası oldu. Türkiye ‘nin yıllardır başına bela olan terör örgütlerine maddi, manevi ve fiziki yardımda bulunan Amerikalı rahip, daha doğrusu misyoner Andrew Brunson’ın tutukluluk kararının devamı ve hemen akabinde ev hapsi süreci ABD'yi oldukça rahatsız etti. Bölgedeki planlarını mevcut piyonları ile organize etmeye çalışan ABD ve onun kendini bilmez başkanı Donald Trump söz konusu misyonerin ABD’ye iadesini istedi. Türk yargısının bağımsız olduğunu vurgulayan Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cevabı ile Trumpın başkan yardımcısı Mike Pice, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanlarımıza yaptırım kararı aldıklarını açıkladı ve iki ülke arasındaki siyasi gerilim üst seviyeye çıktı.

İki ülkenin bu restleşmesi sonucunda dolar tarihi bir rekor kırarak 5.10 seviyesine kadar yükseldi. Ekonomi alanında meydana gelen değişimleri  aslında Temmuz Ayı’nın başından itibaren başladığını söyleyebiliriz. Özellikle yeni kabinede ekonomi kurmaylarının piyasanın beklemediği isimlerden oluşması, TCMB’nın bağımsızlığına yönelik şüpheler, yurtdışı gelişmelerle birlikte özellikle Dolar-TL Kuru ciddi bir volatilite yaşamış ve yönünü yukarıya doğru çevirmiştir. Bununla birlikte enflasyon rakamlarının haziran ayında 15 seviyesini aşması, TCMB’nin 24 Temmuz PPK toplantısında faizler ile ilgili aldığı kararın piyasa beklentilerine uymaması dolar kurunu daha da ateşlemiş ve son gelişmelerle de Türkiye-ABD gerginliği bu ateşe benzin dökmüş ve kur son yılların rekor seviyesi olan 5.10 düzeyini görmüştür.

Peki tüm bu gelişmelerden sonra yapılması gerekenler nedir? Ülke olarak, Millet olarak ne yapmalıyız nasıl bir tavır içerisinde olmalıyız işte tüm bu soruların cevabını şahsen uzun uzun düşündüm ve şu sonuçlara ulaştım.

1. Mevcut Türkiye Ekonomisi Hala Ciddi Anlamda Bağımlı Bir Ekonomidir.

Bu yargıyı ortaya atmanın en büyük kanıtlayıcı sebepleri yurtdışında meydana gelen veya yurtdışından bir kişiye ani bir müdahalede bile ekonomik göstergelerimiz saniyesinde etkileniyor, kurlar kontrolden çıkıyorsa bu konuda ciddi problemler var demektir. Türkiye son 15 yılda ekonomik anlamda çok ciddi ilerlemeler kaydetti ama hala önemli sektörlerde pazar konumundan, tüketici konumundan üretici alanına geçemedik. Özellikle sanayi ürünlerimizin %60-65’i ithal mallara dayanıyor ve bu malların çoğunun menşei ABD, işte bu nedenden dolayı ani kararlarda çok ani ve düzensiz seviyelerde volatilite yaşıyoruz. Cari açık seviyemiz ise neredeyse 50 milyar dolar civarında olup ekonomimiz için ciddi bir sorun olarak varlığını devam ettirmektedir.

2. Ekonomi Kurumları ve Kurmayları Maalesef Etkin Davranamıyor

Ekonomi kurumlarını ele aldığımızda TCMB’sı para politikalarını maalesef etkin bir şekilde kullanamamaktadır.
En basit örneği TCMB 24 Temmuz PPK toplantısında faiz ile ilgili kararını piyasaların beklentisi dışında kullanmıştır. Faizi yükseltmek tabi ki her zaman başvurulacak bir yol değildir ama kurun ateşini alabilmek zaman kazanabilmek için faiz silahını bazen yerinde kullanmak şarttır. Ekonomi kurmaylarına geldiğimiz zaman maalesef ekonomi alanında ki şahıslar yine piyasanın beklentisi dışında sürpriz isimlerden oluşmuştur. Teknokrat ve alanında uzman kişilerin varlığı maalesef şuanda gözükmemektedir.

3. ABD'yi Gerçekten Tanıyor muyuz?

ABD şüphesiz küresel dünyanın en büyük ekonomisi peki bu küresel gücün başkanları nasıl karakterde insanlar, bu insanların karekteristik yapısı yapacakları faaliyetlere yansıyor mu ? Şüphesiz yansıyor çünkü başkanlık yapacak kişinin hamlelerini sezebilmek için daha önceden uğraşmış olduğu alanlarda ki söylemleri faaliyetleri bizim geleceği okumamız için iyi bir argümandır.Diyelim ki Trump yerine Hillary Clinton yada Obama tekrar başkan olsaydı biz Clinton'un Dış İlişkiler Başkanlığı görevlerindeki söylemlerine, Obama olsaydı Obama’nın başkan iken yapmaya çalıştığı faaliyetlere bakıp tahminde bulunacaktık.

Peki Donald Trump'ı Nasıl Anlamalıyız

Trump’ın diğer başkanlarda olduğu gibi geçmişe ait bir siyasi yaşantısı çok yoktur. AMA Trump'ı anlamamıza yardımcı olacak en önemli faktör onun ABD'de İş dünyasında sergilediği hal, hareket, tavırlar ve faaliyetlerdir. Donald Trump Ülkesini adeta zamanın da kendi yönettiği şirketlerde uyguladığı metotlarla yönetmektedir. Bu metodun adı İngilizce tabiri ile FEAR (KORKU) metodudur. Trump’ın uyguladığı bu strateji söz konusu diğer ülkelere güç faktörünü ön plana koyarak korku, tehdit unsurlarını kullanıp baskı yöntemi ile istediğini elde etmektir.

Trump’ın 18 aylık başkanlık sürecinde Meksika sınırına duvar örmesi, Kuzey Kore ile savaşın eşiğine gelmesi, Kanada ile kavga etmesi, Çine ek gümrük vergileri koyup ticaret savaşları başlatması , demokratları hükümeti kapatma ile tehdit edip yasama kararlarına zora dayalı kabul ettirmeye çalışması , Kudüsü Israil’in başkenti ilan etmesi ve Türkiye'ye yaptırım kararları alması yukarıda saydığımız korku, tehdit ve baskı stratejilerinin en açık örneklerini oluşturmaktadır.

ÇÖZÜMLER:

1. Türkiye Ekonomisinin ihtiyacı olan tek şey uzun vadeli bir yapısal reform planı ve planın uygulanmasıdır. Ülke ekonomisi için öncelikle bizi dışa bağlayan faktörler belirlenmeli ve bu faktörler acilen minimum seviyeye getirilmelidir. Sanayi, AR-GE, Teknoloji, Endüstri 4.0 ve Yeni Nesil Tarım Uygulamaları ve Üretimi derhal hayata geçirilmelidir. İthalata konu olan ürünlerin üretimine hız verilmelidir. Özellikle enerji alanında yeni kaynakların bulunmasına önem verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti denildiği zaman bu ülke şu enerji kaynağı ile (belki bor belki de başka bir kaynak ile ) lider ülkedir izlenimi ve algısı yaratılmalıdır. Cari ve Bütçe açıklarını önleyici yeni stratejiler hayata geçirilmelidir.

2. Ekonomi Kurumlarının işlevi etkili hale getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası BAĞIMSIZDIR. Bu söylem defalarca kez tekrar edilmelidir. Beklentiler iyi yönlendirilmelidir. Çünkü ekonomi algısal ve kırılgan bir olgudur. Beklentiler olumlu yönlendirilirse Ekonomik göstergeler otomatikman düzene girecektir.

3. Uzun vadeli planlar ha deyince gerçekleşmediği için gerçekleşme sürecine kadar kısa vadeli önlemler uzun vadeli planların önünü açacak şekilde yürütülmelidir. TCMB para politikası araçlarını ekonomi gidişatını iyi bir şekilde gözlemleyerek olumlu bir beklenti yaratacak şekilde kullanmalıdır.

4. ABD Başkanı Trump yerinde durmayacaktır. Bu onun karakteristik özelliğidir. O yüzden Trump’a karşı sağlam tavır korunmalı uyguladığı korku, tehdit ve baskı politikalarına karşı geri adım atılmamalıdır. 

Sonuç olarak tüm bu gelişmelere doğrultusunda bizim üzerimize düşen ve yapılması gereken birçok faktör bulunmaktadır. Ben sadece birkaçını saymak ve çözüm üretmek ile yetindim.
Her zaman yaptığımız gibi Ülke olarak bazı şeyleri iyi düşünüyoruz bazen güzel fikirler, projeler yeni uygulamalar ve stratejiler aklımıza geliyor niyetleniyoruz ve bir TÜRK gibi işe başlıyoruz ama aynı heyecan ile işi bitiremiyoruz yarım yamalak kalıyor bazı şeyler o yüzden kendimize gelelim YARIM KALMASIN HERŞEY TÜRKİYEM...

Gürkan DANIK/ EKONOMİST
03.08.2018
Kızılelmaya Selam Olsun...


23 Temmuz 2018 Pazartesi

Temmuz Ayı Dolar-TL Kuru Analizi ve İleriki Süreçlerde Gerçekleşebilecek Senaryolar




Döviz kurlarının bol volatilite yaşadığı bir ayı geride bırakıyoruz özellikle 24 Haziran seçimleri sonrasında temmuz ayının başlarında ani yükselişler gerçekleştiren dolar/tl kuru şuanda yurtiçi ve yurtdışı gelişmelere bağlı olarak düşüş trendinde gerçekleşiyor.
Temmuz ayının başlarında Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kabinesinin açıklanması ile birlikte ekonomi alanına bakacak bakanların sürpriz isimlerden oluşması ile birlikte ilk kurlarda ilk yukarı doğru hareketlenmeler başladı. Piyasaların beklemediği sürpriz isimlere ek olarak TCMB’nın bağımsızlığına yönelik endişeler ve doların gelişen ülke ekonomileri üzerinde yükseliş trendine geçmesi, ülkemizde dolar/tl kurunun 4.97 olarak gerçekleşmesine ve yeni bir rekorun elde edilmesine neden oldu.
Temmuz ayının ikinci haftasında ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın piyasalara yönelik yapmış olduğu açıklamalar yükselen kurun ateşini bir nebze olsun alarak dolar/tl kurunun 4,78 seviyesine geri çekilmesi ile sonuçlandı.
Belirli bir süre 4.80- 4.85 arası dalgalanan dolar kuru yurtdışında meydana gelen gelişmelerle TL’nin değer kazanmasına ve dolar/tl kurunun 4.78 aşağı yönlü direnç noktasını kırmasına neden oldu şuanda da kur 4,75 ve altı seviyesinde gerçekleşiyor.
Yurtdışında meydana gelen olaylar ise ABD Başkanı Donald Trump’ın FED’in faiz politikalarını eleştirmesi, ABD-İran arasında yaşanan gerginlik, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin görüşmesinin bazı çevreler ve kurumlarca hoş karşılanmaması, ABD-Çin arasında yaşanan ticaret savaşları vb, diğer tüm etkenler doların tüm ülke piyasalarında değerinin düşmesine neden oldu.
Türkiye ekonomisinin en makroekonomik göstergeleri de temmuz ayında açıklandı. Son verilere göre 2018 de haziran ayının enflasyon rakamları aylık bazda %2.61 artış gösterirken yıllık enflasyon ise %15.39’a çıktı. Bu seviye son yılların en yüksek seviyesi olarak karşımıza çıktı.
Şimdi gelelim temmuz ayının son haftasında yaşanması muhtemel olaylara, bugün tüketici güven endeksi açıklandı ve endeks %3 oranında bir artışla 73,1 seviyesine çıktı. Bu güzel bir haber ama asıl önemli gelişmeler yarın toplanacak olan TCMB’nın PPK toplantısından çıkacak faiz kararları olacaktır. Piyasaların beklentileri ise 100bp oranın da gerçekleşmesi beklenen faiz artışı kararı, eğer faiz artışı kararı çıkarsa TL’nin dolar karşısında ki değer artışı devam edip, dolar/tl kurunun ise 4.60 seviyelerine kadar inmesi düşünülmektedir.
Gerçekleşebilecek Senaryolar:
TCMB’nın faiz kararları ile birlikte faiz artışı kararı verilirse dolar kuru düşüş trendine devam edip 4.74 alt seviye direnç noktasını kırıp 4.70 ve altı seviyesine kadar düşebilecektir.
TCMB eğer faiz artışı kararı vermezse 4.80 üst direnç noktasına yönelik ani artış hareketleri oluşma ihtimali yüksektir. 4.80 seviyesini geçen kur seviyesi günlük değişimlerle rekor seviyeleri zorlayabilir.

Gürkan Danık/ Ekonomist

13 Temmuz 2018 Cuma

DOLAR KURU İLE İLGİLİ YORUMUM




Evet değerli arkadaşlar bugün gerek sosyal medyadan gerekde özelden döviz kurlarına yönelik birçok mesaj aldım bazılarını cevaplayabildim bazılarını cevaplayamadım cevap veremediklerimden ise özür diliyorum şimdi sizler için 2 grafik bir tanede teknik analiz paylaşıyorum bunun üzerinden sizlere açıklama yapmaya çalışacağım
Değerli dostlar takip ettiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyetinin yeni sisteme geçişi ve hemen akabinde açıklanan yeni kabine ile birlikte piyasalarda oldukça hareketli günler yaşıyoruz yeni kabine açıklanmadan önce 4,54 seviyesinde olan dolar kuru kabinenin açıklanması ve ekonomi yönetiminde süpriz isimlerin çıkması ile ani ve sert yükselişlerle 4,90 seviyesine çıkmış ve dün gecede yeni bir rekor ile 4,97 seviyelerini görmüştür.

Tabi ki bu yükselişin nedenini ve yükseliş trendinin devam edip etmeyeceğini yatırımcılar olarak merak ediyorsunuzdur. Şimdi kısa bir özetle ve paylaşacağım grafikler üzerinden anlatmaya çalışacağım

Kur yükselişlerinin nedenleri.
1. Yeni kabinenin açıklanması ile birlikte ekonomi yönetimine gelen isimlerin piyasaların beklemediği isimler olması hazineden sorumlu bakanın eski enerji bakanı Berat Albayrak'ın olması piyasalara süpriz etki yarattı. Uzmanlara göre piyasalar Naci Ağbal, Mehmet Şimşek,Nihat Zeybekçi gibi tanıdık ısimleri bekliyordu. 
2. Kabine açıklandıktan sonra Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğanın basın mensuplarına yapmış olduğu açıklamalarda faiz ile ilgili söylemlerinin piyasa tarafından yanlış anlaşılması Sayın Başkanımızın banka faizlerinden bahsetmişti ama piyasalar TCMB Faizlerini anladı.
3. TCMB'nın bağımsızlığına yönelik endişeler
4. Yurtdışı etkenler ABD- Çin Ticaret Savaşı söylemleri ve doların Trumpın NATO üyeliğine yönelik keskin ve politik söylemleri ile dalgalanması
5. ABD Merkez Bankası FED'in önümüzde ki süreçlerde 2 defa daha faiz artışı yapması beklentisi

Tüm bu nedenler dolar-tl kuru üzerinde baskılar oluşmasının en önemli nedenleridir. Yatırım yapacak arkadaşlarıma, abilerime,amcalarıma şunları öneriyorum

Grafiklerden yola çıkarak ilk iki grafiği bugün kendi FOREX uygulamam Meta Trader 5 uygulamasından aldım doların seyrini dalgalanmaların gidişatını çizgi ve mum grafiklerini tam 10 saat kesintisiz takip ettim dolar kuru enteresan bir şekilde 4,85-4,88 arasında gitti geldi defalarca kez dalgalanan kur istediğim sabit bir noktada durmadı. Buradan anlaşılacağı üzere piyasalarda saatlerce alım ve satımlar gerçekleşti. Bugün yaptığım tüm yatırım emirlerinde sadece dakikalık ve saatler kazançlar elde edebildim

Yani buradan şunu söyleyebilirim dolara yatırım yapmak önümüzde ki 2 hafta boyunca tehlikeli bu vakitlerde yatırım yapmayın 24 Temmuzda TCMB PPK'yı toplayacak bu toplantıdan büyük ihtimalle faiz arttırımı kararı gelecek bu tarihten itibarende kur ani politik gelişmeler olmazsa düşüş trendine geçecektir. FED'in faiz kararları da tabiki gözden kaçırılmamalı

Diğer grafik ise fiyat karşılaştırmaları sonucu elde edilen teknik analiz 5-30 dk 1 saatlik ve günlük olarak yatırımlara yön veren teknik analiz şuanda dolar alımı yapmayı güçlü olarak görüyor bu analiz gün boyunca defalarca kez değişti o yüzden yanılmayın ama teknik analizlerde gözünüzün önünde bulunsun

Kısaca diyorum ki dolara yatırım yapalım mı diyen değerli dostlar siz doları bir iki hafta daha takip edin ama yatırım yapmaya yanaşmayın kendinize şunu sorun dalgası fazla bir denizde mi yüzmek güvenlidir yoksa durgun bir denizde mi?

Gürkan DANIK/ Ekonomist

DOLAR KURU İLE İLGİLİ YORUMUM


























Evet değerli arkadaşlar bugün gerek sosyal medyadan gerekde özelden döviz kurlarına yönelik birçok mesaj aldım bazılarını cevaplayabildim bazılarını cevaplayamadım cevap veremediklerimden ise özür diliyorum şimdi sizler için 2 grafik bir tanede teknik analiz paylaşıyorum bunun üzerinden sizlere açıklama yapmaya çalışacağım
Değerli dostlar takip ettiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyetinin yeni sisteme geçişi ve hemen akabinde açıklanan yeni kabine ile birlikte piyasalarda oldukça hareketli günler yaşıyoruz yeni kabine açıklanmadan önce 4,54 seviyesinde olan dolar kuru kabinenin açıklanması ve ekonomi yönetiminde süpriz isimlerin çıkması ile ani ve sert yükselişlerle 4,90 seviyesine çıkmış ve dün gecede yeni bir rekor ile 4,97 seviyelerini görmüştür.

Tabi ki bu yükselişin nedenini ve yükseliş trendinin devam edip etmeyeceğini yatırımcılar olarak merak ediyorsunuzdur. Şimdi kısa bir özetle ve paylaşacağım grafikler üzerinden anlatmaya çalışacağım

Kur yükselişlerinin nedenleri.
1. Yeni kabinenin açıklanması ile birlikte ekonomi yönetimine gelen isimlerin piyasaların beklemediği isimler olması hazineden sorumlu bakanın eski enerji bakanı Berat Albayrak'ın olması piyasalara süpriz etki yarattı. Uzmanlara göre piyasalar Naci Ağbal, Mehmet Şimşek,Nihat Zeybekçi gibi tanıdık ısimleri bekliyordu. 
2. Kabine açıklandıktan sonra Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğanın basın mensuplarına yapmış olduğu açıklamalarda faiz ile ilgili söylemlerinin piyasa tarafından yanlış anlaşılması Sayın Başkanımızın banka faizlerinden bahsetmişti ama piyasalar TCMB Faizlerini anladı.
3. TCMB'nın bağımsızlığına yönelik endişeler
4. Yurtdışı etkenler ABD- Çin Ticaret Savaşı söylemleri ve doların Trumpın NATO üyeliğine yönelik keskin ve politik söylemleri ile dalgalanması
5. ABD Merkez Bankası FED'in önümüzde ki süreçlerde 2 defa daha faiz artışı yapması beklentisi

Tüm bu nedenler dolar-tl kuru üzerinde baskılar oluşmasının en önemli nedenleridir. Yatırım yapacak arkadaşlarıma, abilerime,amcalarıma şunları öneriyorum

Grafiklerden yola çıkarak ilk iki grafiği bugün kendi FOREX uygulamam Meta Trader 5 uygulamasından aldım doların seyrini dalgalanmaların gidişatını çizgi ve mum grafiklerini tam 10 saat kesintisiz takip ettim dolar kuru enteresan bir şekilde 4,85-4,88 arasında gitti geldi defalarca kez dalgalanan kur istediğim sabit bir noktada durmadı. Buradan anlaşılacağı üzere piyasalarda saatlerce alım ve satımlar gerçekleşti. Bugün yaptığım tüm yatırım emirlerinde sadece dakikalık ve saatler kazançlar elde edebildim

Yani buradan şunu söyleyebilirim dolara yatırım yapmak önümüzde ki 2 hafta boyunca tehlikeli bu vakitlerde yatırım yapmayın 24 Temmuzda TCMB PPK'yı toplayacak bu toplantıdan büyük ihtimalle faiz arttırımı kararı gelecek bu tarihten itibarende kur ani politik gelişmeler olmazsa düşüş trendine geçecektir. FED'in faiz kararları da tabiki gözden kaçırılmamalı

Diğer grafik ise fiyat karşılaştırmaları sonucu elde edilen teknik analiz 5-30 dk 1 saatlik ve günlük olarak yatırımlara yön veren teknik analiz şuanda dolar alımı yapmayı güçlü olarak görüyor bu analiz gün boyunca defalarca kez değişti o yüzden yanılmayın ama teknik analizlerde gözünüzün önünde bulunsun

Kısaca diyorum ki dolara yatırım yapalım mı diyen değerli dostlar siz doları bir iki hafta daha takip edin ama yatırım yapmaya yanaşmayın kendinize şunu sorun dalgası fazla bir denizde mi yüzmek güvenlidir yoksa durgun bir denizde mi?

Gürkan DANIK/ Ekonomist


27 Mayıs 2018 Pazar

DÖVİZ KURLARININ SEYRİ VE DOLARIN SON DURUMU



Türkiye'nin son bir haftada şüphesiz en güncel konusu döviz kurlarındaki artış, daha doğrusu kurlar içerisinde dolar kurunda meydana gelen artışlar, gencinden yaşlısına hatta daha önce eline dolar bile almamış olan bir çocuğun bahsettiği ağzından düşürmediği bir konu ve akıllarda yer edinen bir soru "Ne olacak bu doların hali ?"

Bu soruya kendimce cevap vermeden önce küçük bir sitem ile başlayayım cümlelerime bir hafta boyunca herkesin adeta bir ekonomist (!) olduğu bir ortamda çok güzel bir gözlem yapma fırsatı buldum ve tekrar kendi kendime şu sözleri söyledim bu ülkenin gelecek nesilleri için erken yaşta eğitim müfredatına finans eğitimi koymak şarttır. Biz iktisadi bilgileri sadece üniversite çağında bireylere verince bu bilgi bazı beyinlere çok ağır geliyor ve aynı bu haftada olduğu gibi boş boş yorumlar, gerçeklik ile alakası olmayan teoriler ve onca şehir efsanesi etrafta kol geziyor.

Şimdi ekonomi ilmine 6 yılını vermiş bu işin üniversitesini okumuş ve yüksek lisansını yapmış ve ekonomi alanında ulusal ve uluslararası anlamda çalışmalar sunmuş bir birey olarak düşüncelerimi kaleme almaya başlıyorum.

Son aylarda her şeyin üst üste bindiği çok farklı bir dönem yaşıyoruz ekonomik konjonktürde meydana gelen değişimler ülkemizde tekrar bir seçim atmosferine girmesi ile ekonomik değişkenlerin dip ve zirve noktalarını belirleyen yeni dalgalanmalara neden oldu. Nitekim bu süreçte dolar kuru 4,90 seviyelerini görmüş Türkiye Cumhuriyet Merkez bankasının yapmış olduğu hamleler ile 4,65 seviyelerine geri dönmüştür. 

Döviz kurları ülkemizin ekonomik durumu için son derece önemli bir gösterge dış ticaretin seyrini, paranın değerini, fiyat istikrarını ve makro ekonomik göstergelerin seyrini çok kolay etkileyen bir faktör dür. Dolar kurunu son bir haftada etkileyen ana faktörler yurtiçi ve yurtdışında meydana gelen ani ve keskin değişimlerdir. Kurlarda meydana gelen bu değişim TL'nin değeri üzerindeki etkisi de büyük olmaktadır. 

YURTİÇİ NEDENLER

Doların yükselmesine etki eden yurtiçi nedenleri şöyle sıralayabiliriz. Birinci etken Türkiye'nin 2018 yılında Şubat ayından Aralık ayı dönemine kadar yapması gereken dış borç geri ödeme tutarının 93,5 milyar doları bulması bu dış borç ödeme işlemlerinin Nisan ve Mayıs aylarında toplanması ile döviz talebinin yükselmesi kurları yükseltmektedir. (İlgili tabloyu Hazine Müsteşarlığı kaynaklarından veriyorum Tablo 1)



Tablo.1

2018 ( Şubat-Aralık)
GENEL TOPLAM
93.501
KAMU SEKTÖRÜ
19.804
ANAPARA
15.181
FAİZ
4.623
ÖZEL SEKTÖR
73.697
ANAPARA
68.759
FAİZ
4.939
KAYNAK: Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Dış Borç Ödeme Projeksiyonları



Bununla birlikte çok değerli Mahfi Eğilmez Hocamızın da dediği gibi Şubat ayı itibariyle reel kesimin (finans kuruluşları dışında kalan özel kesim kuruluşlarının) döviz açık pozisyonlarının toplamının 222,7 milyar dolar olması ile birlikte kurların yükseldiğini gören reel kesim kuruluşlarının kurların daha fazla yükselmeden döviz açığı pozisyonlarını kapatma istekleridir. Bu doğrultuda ek döviz talepleri kurları daha da yükseltmektedir.
İkinci etken ise ülkemizin içerisinde bulunan seçim atmosferidir. Siyasi anlamda seçimlere kadar olan karışık ortamın dövizlerin üzerinde etki oluşturmasıdır. Seçimlere kadar bu atmosfer devam edecektir. 

Bir başka etken ise tüm bu kur yükselişleri gerçekleşirken hane halkının da psikolojik beklentileri doğrultusunda kurlardaki yükselişi görerek döviz talep etmeleri kurları daha da yükseltmektedirler. 

YURTDIŞI NEDENLER

Dolar hemen hemen tüm dünyanın kullandığı ve kabul ettiği bir konvertibilite paradır. Bu özelliğinden dolayı bizim dışımızda meydana gelen olaylar bu paranın seyrini de değiştirebilmektedir. Son günlerde endeks değerlerine baktığımız zaman Dolar endeksinde tüm dünyada meydana gelen bir yükseliş görüyoruz özellikle Euro/Dolar paritesi doların lehine gerçekleşmektedir. Dolar bu gelişimler doğrultusunda diğer para birimlerine göre değer kazanmakta TL ise diğer para birimlerinde olduğu gibi bu zaman sürecinde de değer kaybetmektedir. 

En önemli yurtdışı etkenlerden biri ise finansal sisteme ve yatırımlara büyük etkisi olan kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik vermiş oldukları kararlardır. S&P, Moodys ve diğer derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisine yönelik düşük puanları yabancı yatırımcıları ve bu doğrultuda da döviz kurlarını da etkilemektedir. Bu kuruluşların hep bir ağızdan söylediği ortak söylem Türkiye bankacılık sisteminin ve finansal derinliğin tam olarak sağlanamadığı ve bu doğrultuda meydana gelen güven eksikliğine dayanarak puan düşüşüne karar vermeleridir. 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının daha önceki yanlı söylemleri ve derecelendirme yaparken tutarsız kararları ve usulsüzlük söylentileri ile geçmişi olan bu kuruluşların seçim atmosferi içerisinde olan Türkiye'ye yönelik vermiş oldukları ani karar da çok tartışılır boyutta...(!)

Ekonomi disiplini iki yönlüdür bunlardan birisi matematikseldir diğer yönü ise psikolojiktir. Birçok ekonomik değişkeni biz bu iki yönü kullanarak açıklarız. Kısacası tüm bu yönleri görmek ve açıklamak bir eğitim işidir. Başta yapmış olduğum sitem ekonomiden zerre kadar anlamayan kişilerin bu konu ile ilgili olarak boş yorum yapmalarıdır. 

Şimdi anlayabilecek kişilere yönelik olarak işin matematiksel boyutu ve psikolojik boyutundan da bahsediyorum aşağıda vermiş olduğum grafiklerde belli günlerde dip ve zirve yapan noktaları açıkça görmek mümkündür. (GRAFİK 1-2)  Mayıs ayının 22. Gününde başlayan yükseliş trendi 23 ve 24. günde devam etmiş ve az önce yukarıda bahsetmiş olduğumuz yurtiçi ve yurtdışı nedenlerinin etkisi ile de 4.90 seviyesi geçerek tepe direnç noktalarını kırarak yeni rekoruna imza atmıştır. TCMB'nin faizler üzerinde yapmış olduğu hamlelerle de tekrar kısa bir düşüş trendine geçerek 4.60-65 aralığında kur dalgalanmaktadır. Günlük ve aylık düzenlenen grafiklerde bu sürecin siyasi atmosferde inişli çıkışlı olabileceğini ve belki de 5 ve üstü seviyelerini görebilmemiz bu ortamda mümkündür. Düşüş eğilimi bekleyen yatırımcıların uzun vadeli olarak yatırım kararlarını seçim sonrasına ve gerçekleşecek sonuçlara göre alması mantıklı bir hamle olacaktır. (GRAFİK 2)

GRAFİK 1.



GRAFİK.2



Kur yükselişlerinin psikolojik etkisi ve aynı psikolojik beklentilerin kuru yükseltmesi de mümkündür. Ekonominin en kritik noktası beklentileri yönetebilmek ve buna göre hamle yapabilmektir. İktisat dünyasında son yıllarda popüler olan davranışsal iktisat, asimetrik bilgi, Akerlof teorisi, limon teorisi bu anlayışları yansıtmaktadır. 

En basit örneği Enflasyonun yükseleceğine dair beklenti içerisinde olan bireyler diyelim ki üretici sınıfı maliyetlerini karşılamak için ürünün fiyatına ekleme yapar ve fiyatların yükselişi enflasyonu doğurur yani enflasyon beklentileri enflasyonu ortaya çıkartır. Aynı şey döviz kurları içinde geçerlidir. Doların yükseleceği söylentisi yayıldığı zaman hane halkı daha da dolar talep edip kuru daha da yükseltir. 

Psikolojik olarak bireylerin bu noktada dikkatli olmaları gerekmektedir. Bireye düşen şehir efsanelerine inanmayıp, boş yorumlara kanmayıp ekonomik hamlelerini düşünerek, tartarak gerçekleştirmelidir. 

DIŞ MİHRAKLAR VAR MI?

Türkiye gibi gerek coğrafi gerek tarihi zenginliği ve jeopolitik riski yüksek ülkelerde ve ülkemize yıllarca göz dikmiş boynu tasmalı sahipleri haçlı kişileri göze aldığımızda dış mihrakın varlığı her zaman mevcuttur. 15 yıl boyunca ekonomik anlamda hızlı bir değişim ve gelişim gösteren ülkemizde bu tür oyunların görülmesi normaldir. Dış mihrakın gözünü korkutacak birçok faktör gerçekleşmiş ama hala eksik yönleri kalmıştır. Bunlardan biri "Cari Açık" sorunudur bu geniş makasın iki ucunu acil bir şekilde daraltmamız gerekmektedir. Ekonomik olarak bir diğer geliştirilmesi gereken ana unsurlar ise Eğitim, Finansal Derinlik, Hukuki Statüdür. Bu saydığımız süreçler 15 yıl içerisinde gelişim göstermiştir. Ama daha eksik olan ve yapılması gereken çok daha fazla reformsal hamlelere gerek vardır. 

NE YAPILMALI

1. Öncelikle ülkemizin içerisinde ki seçim atmosferini sağ salim atlatmalı siyasi istikrarın göstergesi pekişmelidir. 
2. Hane halkı ekonomik hamlelerini yaparken kesinlikle söylentilere değil bu işi iyi bilen finansçılardan görüş alarak hamlelerini yapmalıdır. 
3. TCMB hamlelerini biraz daha zamanında ve etkin bir şekilde gerçekleştirmelidir. 
4. Ekonomik söylemler güven verici etki oluşturur ve şeffaf söylemler gerçekleşirse beklentiler olumlu gerçekleşecektir. 
5. Uzun vadede bireylere kesinlikle finans eğitimi verilmelidir. 
6. Cari açık problemine neden olan faktörler (Enerji- Doğal Kaynak) belirlenip bu probleme yönelik olarak kesin çözümler üretilmelidir.

                                                                         GÜRKAN DANIK/ EKONOMİST

26 Nisan 2018 Perşembe

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ BİRAZ MİZAH, BİRAZ GERÇEK, BİRAZDA HAYALLERLE...

Türkiye olarak yeni bir sürece giriyoruz yaklaşık 3 aydır ben adım adım geliyorum diyen seçim süreci Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip ERDOĞAN'ın açıklamaları ile 24 Haziran 2018 tarihinde yapılması kesinleşti. 2017 referandumu ile birlikte kabul edilen yeni sistem ile birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekilliği seçimleri aynı anda yapılacak şimdi çok fazla seçimin yapılış şekli kuralları kaidelerine çok girmeyeceğim az çok gündemi takip eden ben siyaset biliyorum ben bu işlerle ilgileniyorum diyen adam zaten okuyup öğrenmiştir diye kabul edeceğim inşAllah da öyledir. 

Şimdi ben bu yazıda işe farklı bir boyuttan bakacağım birazcık mizahkar, birazcık gerçekleri ve bazılarının ağzından çıkan ama hayal ürünü olan söylemlerle bu yazıyı süsleyeceğim, daha önce yazmış olduğum yazılarda çok sivri dillisin diyenleri dikkate almayarak sözlerime başlıyorum sürçü lisan edersek şimdiden afola...

Yeni bir sürece hep beraber Türk milleti olarak girmiş bulunuyoruz ilk başta 2017 referandumu ile gayet yasal ve halkın iradesi ile gerçekleşen seçimle yeni sisteme merhaba dedik iyi de oldu Türkiye ye yakışır oldu. Yeni sisteme muhalif olan cepheler ki demokrasinin gereği muhalefetlik yapmak en doğal haklarıdır muhalif oldukları EVET cephesine karşı farklı stratejiler gerçekleştirdiler hiç yoktan İYİ'dir adını koydukları strateji gün geçtikçe kendini gün yüzüne çıkardı ama tabiki bu arkadaşların strateji yapmada ki başarısızlıkların tecili şuana kadar yapılan 7-8 seçim kayıbı olduğu için bu konuda çok da iyi oldukları söylenemez neyse bu konuya tekrar geri dönücez...

Cumhur ittifakı ile birlikte Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sayın Devlet BAHÇELİ Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ı destekleyeceklerini söylemişlerdi. Siyasi liderlerin almış oldukları bu karar ne olursa olsun ne söylenirse söylensin kararı alanların hür iradesini ilgilendirir. 

Ama maalesef hür irade mantığını anlamayanlar içinde bulundukları hareketin arkasından iş yapmayı, Türk töresi diye gezip ama Yüce Türk Töresinin temel kaidesi olan liderin sözünden çıkmamayı unutup böylesi daha İYİ olacak deyip yol değiştirdiler, eyvAllah denildi yollarına bakıyorlar ama ne enterasandır yanlarına aldıkları yol arkadaşları bu milletin yetiştirdiği tertemiz anadolu insanlarına (Merhum Muhsin YAZICIOĞLU) kurulan tuzakların bir numaralı şüphelileri oluyor, şimdi gerçekten sormak lazım İYİyiz derken ne kadar samimiler...

Bir de yıllardır kemikleşmiş oy oranı ile karşımıza çıkan bir ana muhalefet var gençlik yapılanması deseniz bin bir parçaya bölünmüş Atatürk ilke ve inkilaplarından uzaklaşılmış sorsanız anlamını bilmezler, kafalar olmuş kuru kafa, yenilgi deseniz 6,7,8 olmuş tamam biz yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer diyoruzda yenilgi yenilgi büyüyen yenilgi olur mu arkadaş tabi hesap uzmanı (!) hesap yapmaya kalkarsa olur, şimdi güzel bir soru soralım çok değerli muhterem, sayıların piri, müthiş hesap uzmanı genel başkana ana muhalefet lideri olarak kendinize olan güveninizi meydanlarda defalarca kez tekrarladınız hadi buyrun Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak görelim sizi ,aday olabilecek misiniz? Bu soru o kadar büyük ki cevabı mümkün değil evet olmaz çünkü hesap uzmanımız biliyor ki bir daha yenilecek vekillik düşecek tabiki o da ne diyecek  "Hiç yoktan İYİ'dir canım" diyecek aynı yoldan devam edin siz, ne idi az önce söylediğim söz yenilgi yenilgi büyüyen neyse gerisini biliyorsunuz...

Şimdi ise sırada yaşı kemale ermiş SAADET ve huzur içerisinde olan (!) bir amcamız var hani bi ara küçükken bir çizgi film vardı ya ıspanağı yiyince gücüne güç katan bir karekter, işte bu amcamızın ismi de oradan geliyor her neyse yaşına hürmetim sonsuz ellerinden öperim ama gelgelim bu amcamızın yönetimi ve yapılanmasının söylediği sözler ve davranışlar birbirlerini çeken zıt kutuplu mıknatıs gibi, bu ara bu pozitif yönlü ekip daha önceden 28 Şubat sürecinde en ağır eleştirileri yapıp adeta deriye iğne batırırcasına yorum yapan negatif gazetecileri kendi elleri ile ödüllendiriyorlar bu gerçekten farklı bir konu yoruma da açık ama beni daha da ilgilendiren konu ise biz 2015 yılından beri hazırlık içerisindeyiz daima hazırız diyenler şimdi yeni yaptıkları açıklamalarda baskın seçim, iki ayağımız bir papuca sokuluyor diye yorum yapıyorlar madem 3 yıldır hazırsınız buyrun meydan sizlerde...

Velhasıl kelam söz konusu süreci ve bu süreçte aktif rol oynayanları tek tek özetlemeye çalıştım daha çok yazılacak şeyler var ama birazcık üzerinden zaman geçsin seçime yaklaştıkça aklımızdaki kaynakçaları kullanırız şahsi yorum yapacak olursam daha önceden bir çok parti özelliklede ana muhalefet  defalarca kez hodri meydan dedi peki hodri meydan denilen hadi hodri meydan dediğinde şimdi neredesiniz niye korkunun ecele faydası yok diye yorum yapıyorsunuz korku diye bir şey yok sandık orada millet burada son sözü söyleyende, başa getirende,baştan alanda Aziz Türk Milleti, o yüzden fazla söze gerek yok devletin başı kararını verdi. Gidelim 24 Haziranda oyumuzu kullanalım ak koyun kara koyun o zaman ortaya çıkar zaten...

Sözlerime söz verirken 24 Haziran seçimlerinin ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum Allah haklının yar ve yardımcısı olsun bize bunu demek düşer milletin kararına eyvAllah demek düşer...





11 Mart 2018 Pazar

KAPİTALİZMİN EN BÜYÜK OYUNU PLANLI ESKİTME "Düşük kalite büyük talep"

Dünyamız çok büyük bir çağ yaşıyor ve dünyamızın yaşamış olduğu bu dönem adeta bir sonsuzluk işareti üstünde kendini yenileye yenileye ilerliyor ve bu çağın mevcut durumda durma noktasına gelmesi zaman zaman akıllara gelsede, insan aklının sınırlarını zorlayan yepyeni ürünleri ortaya çıkması ile bu çağın durma ihtimalleri akıllardan siliniyor. 

Teknoloji ve bilgi çağından bahsediyoruz günümüzde artık çocuğu,genci,yetişkini ve yaşlısı ile hayatımızın her alanına giren makinalar, hatta sadece makina değil akıllı makinalardan bahsediyoruz sadece makina ismi ile değil başına akıllı sıfatını getirmemizin ve bu konunun üstüne basa basa dile getirilmesinin nedeni gününüzde artık sanayileşmenin en üst boyutunu yaşıyor olmamız ve endüstri 4.0 ilkelerinin gelişme göstermesi bu yepyeni teknoloji devrimini AKILLI olarak tabir etmemize neden oluyor 

Akıllı cihazlar artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi artık onlarla birlikte yaşıyoruz hayatımızın her anında onlar var her gün cebimizde taşıdığımız (yeni nesiller için söylemek gerekirse) elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarımız, evimizin baş köşesinde duran 3 den başla 10D ve üstü gösteren televizyonlar, yeni nesil kişisel bilgisayarlar, tabletler vb daha birçok örnek verebileceğimiz cihazlar artık hepsi hayatımızın bir parçası ve adeta bir yaşam destek ünitesi (!)

Günümüzde teknolojik cihazlar bu derece yaygınlaşmış ve her sene bahsetmiş olduğumuz tüm cihazların yeni modelleri çıkmaya başlamıştır. Her sene A dan Z'ye 1 den 100 e kadar harf ve rakamsal olarak isim değiştiren ürünlerin popülerlik süresi artık neredeyse 1 yıla düşmüştür. 

Kullanmış olduğumuz cihazların her sene yenilik göstermesi bu ürünlerin KALİTE yapıları ile ilgili zihinlerde soru işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Gerçekten KALİTELİ ÜRÜN ne demektir biz hangi özellikleri taşıyan mallara kaliteli ürün diyebiliriz işte tüm bu sorulara verilen cevaplar bu malları üreten şirketlerin bireyler üzerinde gerçekleştirdikleri tüketim ve talep  stratejisini oluşturmaktadır. 

Kapitalist sistem kendi çarkını döndürebilmek için kendi fırınından çıkan ürünü satmalı ve kendini ayakta tutmak mecburiyetindedir. Bu sistemi de ancak arz ve talep üzerinde etki yaratarak oluşturabilir. 

Günümüzde kaliteli mal dediğimiz zaman bir teknolojik ürünü oluşturan temel donanımlar ve niteliklerin işlevi,kullanılabilirliği ve söz konusu olan ürünün dayanıklılığı ön planda idi ama artık günümüzde kalite dediğimiz zaman bir ürünü oluşturan temel donanımlarından daha ziyade o teknolojik ürüne ekstradan katılan ve bazende lükse dayalı eklentiler KALİTE anlayışının göstergesi oldu. 

Örneğin artık yeni düzende cep telefonu alırken bu telefon arama işleminde sıkıntı yaratır mı ? Bu telefonun pil ömrü ne kadar? Bu telefon dayanıklı ve sağlam mı ? gibi temel donanımları içeren sorular yerine alacağımız telefonun kaç megapiksel kamerası olduğunu, ekran çözünürlüğünü, incelik düzeyini, rengini vb ürüne ekstrandan eklenen ve ürünü cafcaflı gösteren özelliklerini sorar olduk ve tüm bu sorduğumuz faktörleri taşıyan mallara KALİTEli mallar dedik. Daha doğrusu zihnimizde böyle bir algının oluşturulmasına izin verdik. 

KALİTE ile ilgili algıların değişmesi ile birlikte ne ilginçtir ki kullanmış olduğumuz tüm teknolojik cihazları daha senesi dolmadan değiştirir olduk çünkü KALİTE algısı değişen hatta değiştirilen sistemde mevcut telefonlarınımızım kamerasında bir megapiksellik fark bizim için çok önemli oldu ve elimizdeki telefon daha senesini doldurmadan bi üst modelini alıp cebimize zar zor giren parayı birazda toplumsal statü elde edebilmek için gözümüzü bile kırpmadan feda ettik. Hatta çok değil 5-10 yıl önce elimizden düşürmediğimiz takoz diye nitelendirdiğimiz telefonları günümüzde özler olduk çünkü şarj ömrü 1 gün bile dayanmayan, yere düştüğünde paramparça olan telefonları gördükçe nerde o eskiler demeye başladık. 

İşte tüm bu saydıklarımız kapitalist sistemin kendi çarkını döndürmek için arz ve talebi kendi çıkarına göre kullanmak ve kar maksimizasyonuna doping yapmak için kullandığı "PLANLI ESKİTME STRATEJİSİ dir. Çünkü bu strateji ile toplum sürekli tüketmeli sürekli telefon, bilgisayar, televizyon vb şeyler almalı ve kar elde edilmeli bunu yapmak içinde mevcut malların kalitesi düşürülmeli, yeni nesil telefonlar yere düştüğü an kırılmalı, pil ömrü az olmalı yani temel donanımlar zayıf ama ekstradan olan ekran, kamera vb donanımlar iyi olmalı ki müşteri çeksin ama müşteri elindeki ürünü her sene değiştirsin ve kazanç elde edilsin işte tüm sistem bu...

Kapitalizmin bu parlak fikrine karşı mücadele mümkündür. Çok zor değil insanların daha mütevazi olması herşeyi çözmeye yeterde artar, çok basit bir örnek bir talk show da bir komedyenin dediği gibi "Japonya'ya gidiyorsun adamın elinde senin 5 yıl önce kullandığı telefonlar var" söylendiği gibi mecbur kalınmadıkça insanların sadece temel donanımları iyi çalışan ürünleri kullanmadı kafidir. Teknolojiden tabi ki kopamayız hiç şüphesiz ki endüstri 4.0 sürecini yaşıyoruz sadece bu konuda sunmuş olduğum çözüm sadece içi boş dışarıdan havalı gözükmek için anlamsız sosyal statü elde etmek için çabalayan insanlarımıza paralarını boş yere heba etmemelerini istememdir. 

Gürkan DANIK  


24 Ocak 2018 Çarşamba

İSTİKAMET AFRİN İSTİKAMET KIZILELMA

Türk milletinin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin sınırlarımızın güvenli için Afrinde başlattığı operasyon tüm hızıyla devam ediyor, şanlı ordumuzun şanlı neferleri hem havadan hemde karadan belirlenen tüm terör yuvalarını yok ediyor, ÖSO'nun da destek verdiği operasyon Güney sınırlarımızın güvenliği için çok ciddi bir öneme sahip 

Fırat kalkanı operasyonu ile Türkiye-Suriye sınırlarında derin bir güvenlik ağı örmüştük. Afrin bölgesi ise ülkemizin sınırlarını ilgilendiren çok önemli bir stratejik noktada bulunmaktadır. Hatay ve Kilis'in arasında bulunan Afrin bölgesi terör örgütü mensuplarının (pkk,pyd,ypg,deaş) Türkiye sınırlarına yaklaşıp doğrudan ülkemizi hedef alabilecek ciddi bir coğrafi konuma sahiptir. Ülkemiz yapmış olduğu operasyon ile birlikte en meşru hakkı olan sınır güvenliğini sağlarken ayrıca ileriki süreçlerde meydana gelecek olan bölgesel gelişmeleri yakından takip edebilecek bir alan oluşturmaktadır. Bölgede ciddi anlamda derin bir satrancın oynandığı düşünüldüğünde Türkiye'nin özellikle Güney sınırlarını, üç beş çapulcu ve tasmalarını tutanlara hizmet ettikleri ayak takımı olan terör mensuplarına bırakabileceği kesinlikle düşünülemezdi. 

Türkiye Afrin bölgesini olabildiğince hızlı bir şekilde temizleyerek Güney sınırları içerisindeki güvenlik hattını daha da derinleştirecek ve sınırlardan olası terör faaliyetlerine yönelik sızmaları engelleyecektir çünkü Türkiye-Suriye sınırındaki bu bölgede terör mensuplarının silah ve bomba eğitimi aldığı ciddi noktalar vardır ki bu noktalarda Allah'ın izni ile yerle yeksan olacaktır. 

Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın uyarılarına defalarca kez uymayan ve güneydeki terör mensuplarına sürekli silah yardımında bulunan emperyalizmin sancak sahipleri maalesef vermiş oldukları sözde durmadıkları gibi farklı söylem, hal, hareket ve davranışlar sergileyerekte kara propaganda ile sonuç alabileceklerini zannediyorlar ama maalesef sadece kendilerini avutacaklarını ve sözle peynir teknesinin yürümeyeceğini bilmiyorlar 

Bu asil milletin şanlı neferlerinin yeri geldiğinde düşmanına karşı kılıcı nasıl ustalıkla kullandığını ve aynı ustalığın aman diyenin yaralarını sardığını bilmeyen tarih bilincinden yoksun zihniyetler, Şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerine siviller hedef alınıyor gibisinden alçakça iftira atanların bu topraklar üzerinde yaşamaya ve nefes almaya zerre kadar hakları yoktur. Bu zihniyete sahip olanlar ülkemizin içinde yaşayan boynu tasmalı sahibi haçlı olan misyoner kalıntılarıdır. 

Yüce Türk milletinin KIZILELMASI gün doğumundan gün batımına kadar gözlerin ,akılların ve yüreklerin alabileceği her noktadır. Bir gün Afrin, bir gün Kudüs, bir gün Kerkük bir gün ise tüm cihan olur Afrin operasyonlarında istikamet neresi diye sorulduğunda KIZILELMA cevabını veren o şanlı neferin vermiş olduğu işaret ve parola işte tamda budur.  

Tüm bu operasyon süreci yaşanırken dikkat edilmesi gereken bir kaç faktör vardır. Birincisi fiziki müdahalemiz ne kadar etkin olursa olsun gayri nizami harp tekniklerini asla unutmamız gerekmektedir. Şanlı ordumuz Güneyde mücadele verirken masa başında bazen tek bir bilgisayar hamlesi ile bazende tek bir ekonomik karar ile ülkeleri karıştırıp kriz ortamı oluşturmaya çalışanlarada asla taviz vermemiz gerekmektedir. 

Unutmayın ki düşman arkadan vurmayı çok sever daha şimdiden başladıkları sivillere yönelik söylentiler ile tepki seviyelerine etki yaparak kışkırtma operasyonlarına başlıyorlar ve bu hamlelerini ise ülkemizde kendini parti ismi ile gizlemiş militanlarca gerçekleştiriyorlar 

Bir başka söylem ise ABD tarafından sürekli operasyonlara yönelik "Kaygı verici" açıklamaları yapılması bu da piyasaları etkilemeye yönelik faktörlerden birisidir. ABD dolar üzerindeki korvetibilite gücünü kullanarak dolar-TL kuru üzerinde etki yaratabilir şuanda piyasalarda bir sıkıntı yok hatta borsa rekor seviyeleri görüyor ama dikkatli olmak gerekiyor şu süreçte ülkemizdeki yatırımcılar ani kur yükselişleri olursa ellerindeki dövizleri bozdurarak belkide bu ülkeye en güzel katkıyı yapacaktırlar. 

Sonuç verdi olarak millet olarak topyekün bir mücadeledeyiz ve Allah'ın izni ile bu mücadeleyi milletimizin adına yakışır şekilde bir TÜRK gibi noktalayacağız 
Son olarak selam olsun aşılmaz dağları aşan Zümrüdü ankalara 
Selam olsun Turkuaz sevdalı yüreklere 
Selam olsun kınalı kuzulara koç yiğitlere 
Ve bir ses yükselsin duysun en dipteki düşman ve diyoruz ki 

Demez taş kaya yürürüz yaya TÜRKÜZ gideriz gideceğiz KIZILELMAYA 

Kızılelmaya Selam Olsun 
BŞEÜ Öğrenci Konsey Başkan'ı 
Gürkan DANIK



  

17 Ocak 2018 Çarşamba

AFRİN OPERASYONU PİYASALARI NASIL ETKİLEYECEK JEOPOLİTİK RİSK MEVCUT MU ?



Piyasalar son günlerde olabildiğince hareketli özellikle jeopolitik risklerden dolayı TL-Dolar kurunda sonucunun ne olacağı tam bilinmeyen karmaşık bir durum var 

16 Ocak tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrine yönelik operasyonları doğrultusunda Türkiye-ABD ilişkilerinin tekrar gerileceği beklentisi ile dolar kuru 3,82 seviyesinde ciddi bir yükselişle güne başladı. Fakat ABD tarafından gelen açıklamalar doğrultusunda bu operasyonun ilişkileri pek sarsmayacağı anlaşılıyor ABD önderliğinde sınır boyunca yaklaşık 30.000 kişilik milislerden oluşan pyd-ypg katkılı ayak takımına Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'ye düşen görevin sınır boyunca oluşan bu yapılanmanın daha doğmadan boğmak" olduğunu söylemesi ABD ve Türkiye ilişkilerinin sarsılabileceği beklentisi piyasalara yansıdı. Güne sert düşüşler ile başlayan TL değerinin, beklenen tepkinin ABD'den gelmemesi ile TL'nin üstündeki söz konusu baskıyı azalttı. Medyada yer alan bir haberde ise Koalisyon sözcüsü Ryan Dillon'un Afrin'in koalisyonun operasyon alanı içerisinde olmadığını açıklaması ve bunun hem piyasalar hem de basın tarafından "Türkiye'nin muhtemel Afrin harekatına Pentagon'un engel olmayacağı işareti" olarak algılandı.
Bu algı TL'deki değer kayıplarının bir bölümünün telafisindeki ana etken oldu.

Dolar kuru yılbaşından bu yana dalgalı seyrine devam ediyor özellikle ABD'de açıklanan son verilerin beklentileri karşılayamaması, FED'in faiz politikalarını gerçekleştirebilecek ekonomik ortamın hala oluşmaması dolar kurunun düşüş trendini devam ettiren etkenler arasında gösteriliyor 

Tahminleri konuşacak olursak yeni bir senaryo çizdiğimizde dolar kurunun önümüzdeki bir-iki aylık süreçte inişli-çıkışlı bir seyir izleyebileceğini söyleyebiliriz özellikle her ne kadar Afrin operasyonlarından ABD yetkilileri şuan çok fazla ses çıkarmıyor olsada ilerleyen süreçlerde ağızdan çıkabilecek ve ilişkileri sarsabilecek söylemler TL-dolar kuru üzerinde ani yükseliş etkileri yaratabilir. İlerleyen süreçlerde ABD'den gelecek yeni ekonomik verilerde önemli olan ikinci bir etken olacaktır. FED'in yeni kararları, ABD enflasyon (TÜFE,çekirdek enflasyon) verileri de kuru etkileyecek önemli faktörlerdir. TCMB'nın yıl sonunda 4,12 olarak belirlediği tahmini dolar-TL kurunuda unutmamak gerekiyor. 

Türkiye'de ise şuanda jeopolitik etkenlerin ve siyasi söylemlerin etkisi daha fazla politik görünüm bu ara ekonomiye yön veren önemli etkenlerden biri olabilecektir. 

Yatırımcıların yurtiçi ve yurtdışında yaşanan jeopolitik gelişmeleri ekonomik verileri daha iyi takip etmeleri ve acele karar vermemeleri gerekmektedir. Sürecin doğrultusunda önümüzdeki 2-3 aylık zaman dilimi TL-dolar, TL,Euro ve altın fiyatlarında meydana gelebilecek değişimler yatırımcıların kafasını çok karıştırabilecektir.  

Gürkan DANIK

12 Ocak 2018 Cuma

BİR-İKİ AY DOLARDAN UZAK DURUN


Küresel dünyanın ve küresel ekonominin yeni yılının ikinci haftasında piyasalar oldukça hareketli ve dalgalı seyir izliyor zaman zaman ekonomide konjektürel dalgalanmaları dip ve zirve noktalarını son zamanlarda farkı ekonomik argümanlarda ve göstergelerde sık sık görmeye başlıyoruz. 

2018'de döviz kurları inişli ve çıkışlı bir şekilde yeni yıla giriş yaptı özellikle Dolar-TL kuru ocak ayının ilk haftasında 3,74 seviyesinde zaman zaman 3,82 seviyesine ani çıkışlar yaparak yine birkaç gün sonra ise tekrardan 3,75-3,77 seviyelerine kadar düşüş yaşadı.  (Tablo.1)

Tablo.1

KAYNAK. Matetrader FOREX Analiz.Danık,Gürkan 11.01.2018

Bu inişli çıkışlı sürecin nedenleri ise özellikle ABD ekonomisinde gerçekleşen ve son günlerde tahminlerle uyuşmayan ekonomik göstergelerdir. 

ABD Aralık ayı ÜFE rakamları açıklanarak, aylık bazda %0,2 artması beklenen ÜFE %0,1 düşüş yaşarken yıllık bazda da %2,6 ile beklenti altında kaldı. Çekirdek ÜFE, Aralık’ta %0,1 düşüş yaşadı ve yıllık bazda da beklenti altında kaldı ve dolar kuru düşüş yaşadı. 

İşsizlik verileri ise ABD'de beklenti altında gelen bir diğer olumsuz gösterge oldu özellikle haftalık işsizlik başvuruları 261 bin ile geçtiğimiz hafta beklenti altında kaldı ve son hafta itibariyle yaklaşık 11 bin artış gösterdi.

ABD'de beklenen bir diğer önemli gösterge ise enflasyon verileri olacaktır. ABD'nin son zamanlarda sürekli beklenti altında kalan enflasyon verileri (özellikle çekirdek enflasyon) ABD merkez bankası FED'in gerçekleştirmesi muhtemel faiz artışı beklentisini oldukça düşürmektedir. Birkaç gün içinde açıklanacak TÜFE verileri eğer ki ABD'nin beklentilerini karşılarsa ileriki süreçlerde FED'in faiz arttırımı ile ilgili beklentileri arttıracaktır. 

Dolar yatırımcıları için söylenecekler ise önümüzdeki bir yada iki aylık süreçte kurlarda inişli -çıkışlı dalgalanmalar gerçekleşebilir. ABD'den gelen olumlu veriler ile dolar kendini güçlendirirse TL dolar karşısında değer kaybedip kurlar yukarı yönlü hareket edebilir şuanda takip edilmesi gereken veriler ABD'nin TÜFE ve çekirdek enflasyon verileridir. Beklentilerin tahminlerle aynı gerçeklemesi durumunda FED'in alacağı faiz kararları 2018 yılında da döviz kurları üzerinde etki etmeye devam edecektir. 

Sonuç olarak dolar kuru şubat-mart ayında inişli çıkışlı seviyede olabilir. 2018'in ikinci ve üçüncü çeyreğinde ise yurtiçi ve yurtdışı gelişmeler ve verilerle ve FED'in faiz politikaları ile ani değişimleri dolar üzerinde görmek mümkün olacaktır. Doların önümüzdeki 2-3 aylık süreçte ise cazip bir yatırım aracı olduğunu söylemek biraz zor olacaktır.