17 Mart 2025 Pazartesi

Hayal Kurmak: Gerçeğin Tohumu

 


Tarih, hayal kuranların mülküdür. İnsan aklına düşen her büyük değişim, her kutlu fetih, her medeniyet inşası önce bir hayal ile başlamıştır. Hakikatin kapısı, ancak hayali olanların önünde aralanır. Türk Milleti, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana hayallerini istikamet bilmiş, Kızılelma uğruna nice seferlere çıkmış, olmaz denileni oldurmuş, mazluma kardeş, zalime ise yıkılmaz bir kale olmuştur.


Kızılelma… Sadece bir hedef değil, bir ruh, bir ülkü, bir inançtır. Gök kubbenin altında özgürlüğü ve adaleti arayan her Türk, bu idealin bir neferidir. Oğuz Kağan'ın hayali, Bilge Kağan'ın öğüdü, Fatih’in fethi, Yavuz’un yürüyüşü hep bu ideallerin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Hayal kurmak, sadece bir anlık dalgınlık değildir; gerçeğin ilk adımı, kaderin çağrısıdır.

Hakikat, ona inananların peşinden gider. Kendi hayalini kuramayan, başkalarının rüyasında figüran olmaya mahkûmdur. Oysa biz, hayalleriyle çağ açıp çağ kapatan bir milletin çocuklarıyız. Bizim için hayal, sadece bireysel bir tutku değil, milletin kaderini şekillendiren bir kudrettir. Şayet bir idealin uğruna yanmazsan, eğer bir sevdanın, bir davanın, bir vatanın hasretiyle içini kor ateş sarmıyorsa, sen henüz yaşamaya başlamamışsın demektir.

Sevmek de bir hayaldir, lakin kuru bir hülya değil, hakikatin en derin tezahürüdür. İnsan, sevdiği için hayal kurar, onunla bir ömür boyu aynı yolda yürümeyi diler. Gerçek sevda, gönlün en saf köşesinde filizlenir ve Allah rızası için sevmenin şuuruyla büyür. Bir yâr için yanmak, onun için mücadele etmek, onu kazanmak için hayal kurmak, tıpkı vatan ve bayrak aşkı gibi kutlu bir istikamettir. Çünkü hakiki sevgi, fedakârlık ister; meşakkate talip olanın yüreği, aşkın kor ateşinde yanar ve ancak bu yangın, insanı hakikate ulaştırır.

Zamanın girdabında savrulan, yönünü yitiren nesillerin en büyük kaybı, hayal kurma kudretini yitirmeleridir. Oysa hayal, insanın iradesini bileyen, onu mücadeleye çağıran bir sestir. Ecdadımız, hayal edip yola çıkmasaydı, bu kutlu toprakları bize vatan kılamazdı. Bugün, ayak bastığımız her karış toprak, bir idealin, bir hayalin, bir fedakârlığın eseridir.

Dünya, iyilerle kötülerin mücadelesine sahne olmaya devam ediyor. Bizlere düşen, hayallerimizi kaybetmemek, ideallerimize sımsıkı sarılmak ve büyük yürüyüşümüze devam etmektir. Zira tarih, yalnızca düşünenlerin, mücadele edenlerin ve hayal kurmaktan vazgeçmeyenlerin mirasıdır.

Gürkan DANIK 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder