5 Kasım 2025 Çarşamba

Popüler Kültür; "Kültürel Dejenerasyon"

Kültür ve medeniyet kavramları tarih boyunca toplumların dünya üzerindeki varlığını şekillendiren temel unsurlardır. Küreselleşme sürecinin hız kazanması ile birlikte bu iki kavram arasında yaşanan çatışmalar toplumsal konularda yaşanan birçok problemin zuhur etmesine neden olmuştur.  

İki kavram içerisinde benzer özellikler hasıl olsa da kültür ve medeniyet kendi öz benliklerinde farklı anlamlar barındırmaktadır. Kültür ve medeniyet arasındaki iştirak noktası iki kavramında bütün içtimai (sosyal) hayatı kendi dairesi içerisine almasıdır. Dini, ahlaki, iktisadi, fenni, estetik ve sanatsal hayatın toplamına kültürel zenginlik denilmekle birlikte medeniyet kavramı ile de özdeşleştirilmektedir temel iştirak (benzerlik) noktaları bu şekildedir.  

Kültür ve medeniyet arasındaki ayrılık noktaları ise şu şekildedir. Kültür öncelikle milli bir karakterdedir. Medeniyet ise beynelmilel yani milletlerarasıdır. Kültür yalnız bir milletin dili, dini, iktisadi, beşeri ve fenni hayatlarının ahenkli bir mecmuasıdır.

 Medeniyet ise aynı çerçevede bir araya gelmiş milletlerin içtimai sosyal hayatlarının müşterek bir toplamıdır. Mesela tüm Avrupa devletleri ve Amerika kıtasında geçerli olmak üzere kabul edilen bir Garp (batı) medeniyeti mevcuttur. Bu medeniyet içerisinde birbirinden ayrı ama temel noktalarda birleştikleri İngiliz, Alman, Fransız vb kültürler bulunmaktadır ama Garp medeniyeti içerisinde bu ülkeler gerek lisan, toplumsal ve aile yaşantısı, ahlaki değerler ve düşünce yapısı ile benzerlikler göstermektedir.

Bir milleti gerçek anlamda ayakta tutan ekonomik, askeri ve siyasi güç değildir. Bu kavramlar mevcut varlığınızı besleyen ve size zırh olan kavramlardır. Bir cevizin dış kabuğudur ne kadar bu alanlarda güçlü ve bağımsız olursanız o minvalde çetin olursunuz ama asıl olan bu cevizin dışı değil özüdür. Bu öz olmaz ise boş bir ceviz kabuğu nasıl basit bir darbede tuz buz olursa bu milletin özü olan değerleri kültürü ve ahlahi yapısı unutulur, yozlaşır ve dejenere olur ise o millet parçalanmaya ve yok olmaya mahkumdur. 

Günümüzde popüler kültür çerçevesinde şekillenen kültürsüzleşme ve başka bir kültüre benzeme alışkanlığı bu milletin başına gelmiş en büyük felakettir. Özgürlük çerçevesi ve sloganı içerisinde başka bir kültüre benzemeye çalışmak özgürlük ismi ile gizlenmiş köleleşmektir. Başka bir millete benzemek kendi değerlerini ve ayak bastığı toprağı unutmak, gölgesi altında yaşadığı bayrağın manasını yitirmek günümüzde maalesef ortaya çıkan ciddi sosyal çürümelerdir. 

Ahlaki değerlerin unutulması, inançsızlık, saygısızlık, şuursuzluk ve popülerleşmenin ağır sonuçlarını günümüzde yaşanan ve haberlere konu olan iğrenç olaylarla görmekteyiz. Çocuk yaşta olan gençlerin korkusuzca cinayet işlemesi, madde kullanımı, çarpık ilişkiler, kadın cinayetleri, hırsızlıklar ve tüm zorbalıkların temel nedeni gayri ahlaki yetişme, inançsızlık ve kültürel değerlerin hiçe sayılmasıdır. Günümüzde maalesef gençlerin yapmış oldukları bütün etkinlikler, izledikleri filmler, dinledikleri müzikler, giyim kuşam, davranış bozuklukları, aile bağlarına olan saygısızlıkları, tarih ve medeniyetlerin yabancılaşmaları, popüler kültürün tasması nı takıp köle olmaları durumun ne kadar vahim olduğunu bizlere göstermektedir.

Bir milleti millet kılan değerlerin unutularak başka milletlerin kültürüne benzeme alışkanlıklarını son zamanlarda ne yazık ki net bir şekilde görüyoruz. Bugün cadılar bayramı kutlayan, kendi bayramının manasını bilmeyen; yabancı dillerde şarkı söyleyip kendi destanını unutan; yabancı dizilerdeki karakterlere özenip kendi kahramanlarından utanır hâle gelen bir nesil yetiştiriliyor. Bu, bir milletin kültürel intiharıdır. Popüler kültür, insanın ruhunu tüketim nesnesine dönüştürür. Artık düşünen değil, tüketen; inanan değil, taklit eden bir yığın hâline gelir toplum.Bira kasaları ile haç yapıp meydanlara diken ve bunları eğlence amaçlı gören nesil bu memlekete fayda sağlayamaz sadece eğleniyoruz deyip bu süreç normal gösterilemez eğlence amaçlı bile olsa bu özenti değerlerimizin dibine dinamit koymaktır. 

Kültür, bir milletin hafızasıdır. O hafıza silinirse geriye yalnızca iskelet kalır. Popüler kültür, işte o hafızayı unutturan, belleği körelten sinsi bir zehirdir. Televizyon ekranlarından sosyal medyanın karanlık koridorlarına kadar yayılan bu zehir, insanın ruhunu eğlence kisvesi altında esir alır. Bugün gençlik, ellerinde telefon, gözlerinde boşluk, kulaklarında yabancı ezgilerle kim olduğunu unuturken, aslında bir medeniyetin kalbi çatırdamaktadır.

Bir milletin değerlerini yaşatması, o milletin varlığını yaşatması demektir. Çünkü kültür; ezan sesinde, bayrak renginde, annenin duasında, dedenin nasihatinde saklıdır. Lakin popüler kültür, bütün bunları "gerilik" olarak yaftalayıp insanı kendi özünden koparmaktadır. Modernlik sanılan taklit, ilerleme zannedilen yozlaşma, hürriyet adı altında sergilenen teslimiyettir. 

Oysa Türk milleti, tarih boyunca taklit eden değil, örnek olandır. Kızılelma’sı olan bir millet, hedefini başkalarının aynasında aramaz. Bizim medeniyetimiz, bir gönül medeniyetidir. Gök kubbenin altında yükselen ezanla, kopuzun sesiyle, kağanın adaletiyle, alperenlerin hikmetiyle yoğrulmuş bir ruhtur bu.

Değerlerini unutan toplum, kimliğini kaybeder; kimliğini kaybeden toplum, tarih sahnesinden silinir. Bugün yapılması gereken, ruhumuzu yeniden diriltmek, özümüze dönmektir. Çünkü kurtuluş; başkalarına benzemekte değil, kendimiz olabilmekte gizlidir.

Bir milletin yeniden doğuşu, işte bu kültürel dirilişle mümkündür.

O diriliş, ekran ışığında değil, gönül ışığında başlayacaktır.